Size var olmaktan ve var olamamaktan bahsetmek isterim. iliklerinize kadar yaşamı hissedip nefes almayı kesmişsiniz gibi. Daralınca sokağa fırlayıp gökyüzüne bakmayı ihmal etmişsiniz gibi. çoğu zaman sorgularım bu biçimi olmayan ama görüntüsüne aşık olduğumuz hayatı. Çoğu zaman da bir anlam ifade etmez bizler için. Ama bizler yine de var olmayı hayatta kalmayı ölüme, ölümün soğukluğuna tercih ederiz. kim ister ki aslında zaten topraktan yaratılan insanoğlunun toprakla bütünleşip ucu bucağı olmayan soluksuz karanlıklarına gömülmek. Düşününce fikrin soğukluğu vücudumuzda ürpertiye sebep oluyor, öyle değil mi?. Hayretler içerisinde kalıp hayatı sorgulamaya bir amaç aramaya devam ediyoruz öyleyse. Kuyuya düşen Yusuf gibi bizi buradan kurtaracak birilerini bekleyip rabbimize sığınıyoruz. madem bu kadar rezil bir dünya, bizler neden ölümden bu kadar çok korkuyoruz. ben söyleyeyim çünkü bu dünya her şeye rağmen yaşamaya değer, bütün dertlere sıkıntılara rağmen....
Nereye varsak, varamadığımız yerdeyiz. Göç içimizde.