Ana içeriğe atla

VAR OLMAK YADA OLAMAMAK


 

  Size var olmaktan ve var olamamaktan bahsetmek isterim. iliklerinize kadar yaşamı hissedip nefes almayı kesmişsiniz gibi. Daralınca sokağa fırlayıp gökyüzüne bakmayı ihmal etmişsiniz gibi. çoğu zaman sorgularım bu biçimi olmayan ama görüntüsüne aşık olduğumuz hayatı. Çoğu zaman da bir anlam ifade etmez bizler için. Ama bizler yine de var olmayı hayatta kalmayı ölüme, ölümün soğukluğuna tercih ederiz. kim ister ki aslında zaten topraktan yaratılan insanoğlunun toprakla bütünleşip ucu bucağı olmayan soluksuz karanlıklarına gömülmek. Düşününce fikrin soğukluğu vücudumuzda ürpertiye sebep oluyor, öyle değil mi?. Hayretler içerisinde kalıp hayatı sorgulamaya bir amaç aramaya devam ediyoruz öyleyse.

  Kuyuya düşen Yusuf gibi bizi buradan kurtaracak birilerini bekleyip rabbimize sığınıyoruz. madem bu kadar rezil bir dünya, bizler neden ölümden bu kadar çok korkuyoruz. ben söyleyeyim çünkü bu dünya her şeye rağmen yaşamaya değer, bütün dertlere sıkıntılara rağmen. sevdiklerimizle beraber her yol güzel değil midir zaten. O halde neden bu kadar hesap yapmaya, kalp kırmaya, öfkeye, kötülüğe zaman ayırıyoruz. bir yerde okumuştum asıl keyif veren şeyin sonuç değil akışta olmak olduğunu yazıyordu. sonumuz ölüm ise akışın tadına neden bakamıyoruz. 

 Sizi bilmem ama ben artık kimsenin düşmanı, kimsenin öfkesi, kimsenin kırılan kalbi, kimsenin yorgunluğu, acısı olmak istemiyorum. ben kimseden güzel, zeki, çekici, mantıklı becerikli olmak istemiyorum. kimseyle şu kısacık hayatımda yarış halinde olmak istemiyorum. ben akışta olup akışın tadına bakmak istiyorum yanımda ki sevdiklerimle ve yolumda ki seveceklerimle. 🍀



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜÇÜĞÜM

         Yoruldun mu küçük kız omuzlarında acılar görüyorum. çok yol yürümüşşsün ama bir yere varamamış gibisin. bir hayli bitkin görünüyorsun. kim incitti seni böyle oysa gülüşünde papatyalar açardı. can bulurdu bütün mevsimler. şimdi başka bir mevsim görüyorum alın çizgilerinde,bu biraz son bahar hüzününü andırıyor, rüzgarlar esiyor açık kahvelerinde. kimden korumaya çalışıyorsun kendini küçüğüm, yıkılmaz duvarlar örmüşsün etrafına. Oysa ben bilirim minicik bir kalbinin, hassas göz pınarlarının olduğunu. insan hayatının acımazlığından şikayet edip duruyor dilin. kendini bu yüzyıla ait bulmadığını bakışlarından anlaya biliyorum. Dalıp dalıp gidiyorsun uzaklara nedir seni böyle uzun uzun düşündüren? küçük kız, geçmişin izlerini geçirmeye çalışmışsında becerememiş gibisin. bu hayata dair pek bir hevesin yok. kuşlara hayransın sırf özgürler diye sende bir kuşsun ama bundan haberin yok. kanatlarını kırmışlar ve seni öylece orada yaralı bırakmışlar...

BİR BAŞKA BAHARA

     Kimseyi sevmem bu saatten sonra dedi;kadın. Yaşında ne vardı olsa olsa yirmilerinde bir tebessümdü hayatı. peki ya acısı oda yirmilerinde miydi? yoksa 40'larına merdiven dayamış mıydı gözyaşı? Aynı gökyüzüne tekrar dikti kahvelerini. Bir daha bir şiiri kimse için dinlemez bu kulaklarım dedi; varsa yoksa kendim artık. Ne nefretinizi büyütür bu kalbim ne sevginizle çoğalır gülüşlerim. Bir an olsun bencillik olarak düşündü yaptığının taki dudağının kenarında ki çizgi belirene kadar. Bunun adı olsa olsa kendini sevmek olurdu. Evet bu kadın artık kendini sevecekti herşeyden herkesden önce kendini sevecekti. Hem ne diyordu şair; Burası dünya yahu ne gerek var üzülmeye, gözyaşı dökmeye burası bu kadar işte varsa yoksa bir avuç toprak. Hem illa birini sevmek mi gerekiyordu ne münasebet kimseyi daha çok sevemem diye yineledi. Ben kimseler gibi alçak olamam kimseyi kıramam ama paramparça olurum dedi. gelip gidip kahvelerini sevemem mesela yorulurum ve sevgim yorar ...

HAYALLERİNİZİN PEŞİNDEN KOŞMAYIN, UÇUN!

    Hayallerinizin peşinden koşmayın,  uçun dememin mutlaka bir nedeni vardır? Hayallerinizin peşinden gidecek cesaretiniz var mı? Öncelikle bu soruyu kendinize mutlaka sormanız gerekir.      Dünyanın en zengin yeri neresi biliyor musunuz? Amerika, Dubai, İngiltere, hayır bunlardan hiçbiri değil. Dünyanın en zengin yeri mezarlıklar. Neden biliyor musunuz? Çünkü orada icat edilmemiş fikirler, düşünülmüş ama gerçekleştirilmemiş işler, yazılmış ama söylenmemiş şarkılar, girişilmemiş işler. Peki neden onca fikir gerçekleşmedi? Neden onca şarkı yazıldı ama söylenilmedi? Çünkü korktular. Başkalarının sen yapamazsın demelerine kulak astılar. Peki soruyorum insanoğlu doğup, yaşayıp ölmek için mi geldi bu dünya'ya, bizim hayallerimiz, isteklerimiz, umutlarımız, olmak istediklerimiz yok mu?     İyi haber bu yazıyı okuyorsanız mezarda değilsiniz. En azından şuan için bu durum öyle. Peki sen neden hayallerinin peşinden koşmuyorsun? Neden yazd...