Size var olmaktan ve var olamamaktan bahsetmek isterim. iliklerinize kadar yaşamı hissedip nefes almayı kesmişsiniz gibi. Daralınca sokağa fırlayıp gökyüzüne bakmayı ihmal etmişsiniz gibi. çoğu zaman sorgularım bu biçimi olmayan ama görüntüsüne aşık olduğumuz hayatı. Çoğu zaman da bir anlam ifade etmez bizler için. Ama bizler yine de var olmayı hayatta kalmayı ölüme, ölümün soğukluğuna tercih ederiz. kim ister ki aslında zaten topraktan yaratılan insanoğlunun toprakla bütünleşip ucu bucağı olmayan soluksuz karanlıklarına gömülmek. Düşününce fikrin soğukluğu vücudumuzda ürpertiye sebep oluyor, öyle değil mi?. Hayretler içerisinde kalıp hayatı sorgulamaya bir amaç aramaya devam ediyoruz öyleyse.
Kuyuya düşen Yusuf gibi bizi buradan kurtaracak birilerini bekleyip rabbimize sığınıyoruz. madem bu kadar rezil bir dünya, bizler neden ölümden bu kadar çok korkuyoruz. ben söyleyeyim çünkü bu dünya her şeye rağmen yaşamaya değer, bütün dertlere sıkıntılara rağmen. sevdiklerimizle beraber her yol güzel değil midir zaten. O halde neden bu kadar hesap yapmaya, kalp kırmaya, öfkeye, kötülüğe zaman ayırıyoruz. bir yerde okumuştum asıl keyif veren şeyin sonuç değil akışta olmak olduğunu yazıyordu. sonumuz ölüm ise akışın tadına neden bakamıyoruz.
Sizi bilmem ama ben artık kimsenin düşmanı, kimsenin öfkesi, kimsenin kırılan kalbi, kimsenin yorgunluğu, acısı olmak istemiyorum. ben kimseden güzel, zeki, çekici, mantıklı becerikli olmak istemiyorum. kimseyle şu kısacık hayatımda yarış halinde olmak istemiyorum. ben akışta olup akışın tadına bakmak istiyorum yanımda ki sevdiklerimle ve yolumda ki seveceklerimle. 🍀
Yorumlar
Yorum Gönder