Sizde benim gibi gitmek ve kalmak arasında kaldınız mı? Hani gitsen canın yanıyor, kalsan heryer yangın yeri.
Ben buna birazda arafta kalmak diyorum kendi çapımda. Ne gidebiliyor insan ne olmak istediği yerde kalabiliyor. Hani ne yere sığabiliyorsun ne göğe sığabiliyorsun ya aynen öyle işte. Biri gelsin istiyorsun. Anlasın seni. Ama bak konuşmaya mecalim de yok şimdiden söyleyeyim, ben bütün kurulu cümlelerimi içime akıtıcam. Birlikte susucaz. Susarak anlıycaksın beni.
Ne hoş olurdu demi? Halbuki ben böyle şeyleri eski de kaldı olarak nitelendiriyorum. Şimdiler ne derler sahi? Biri gider biri gelir daha kötüsü, aman yavrum çivi çiviyi söker!
Oluyor mu sahi? Bende değil birinin gelmesi, giden kişiyi bile içimde severek çoğaltıyorum. Dostoyevski 'insancıklar' adlı kitabında çok tuhaftı ağlayamadım ama ruhum paramparça olmuştu demişti. Ağlıyamıyorum boğazımda kocaman bir yumru var. Ve aklımda şöyle basit bir cümle. İyi insanlar bu dünyada mutlu olamazlar. Sonra sorunu irdeliyorsun en dibine indiğinde aklına gelen birkaç küçük teoriyle karşılaşıyorsun. Kendinden o kadar çok veriyorsun ki değersizleşiyorsun. Geride kalan tek şey ne oluyor biliyor musunuz? Saf bir acı. Damarlarınızda, zihninizde saf bir acı hissediyorsunuz.
Hissizleşiyoruz. Çok doğru
YanıtlaSilHer geçen gün çok daha fazla.
YanıtlaSilKendi kendimizi hissizlestiriyoruz. Hayat bizim karşımıza güzel şeyler çıkarıyor.
YanıtlaSil