Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Küçüğüm

BİR BAŞKA BAHARA

     Kimseyi sevmem bu saatten sonra dedi;kadın. Yaşında ne vardı olsa olsa yirmilerinde bir tebessümdü hayatı. peki ya acısı oda yirmilerinde miydi? yoksa 40'larına merdiven dayamış mıydı gözyaşı? Aynı gökyüzüne tekrar dikti kahvelerini. Bir daha bir şiiri kimse için dinlemez bu kulaklarım dedi; varsa yoksa kendim artık. Ne nefretinizi büyütür bu kalbim ne sevginizle çoğalır gülüşlerim. Bir an olsun bencillik olarak düşündü yaptığının taki dudağının kenarında ki çizgi belirene kadar. Bunun adı olsa olsa kendini sevmek olurdu. Evet bu kadın artık kendini sevecekti herşeyden herkesden önce kendini sevecekti. Hem ne diyordu şair; Burası dünya yahu ne gerek var üzülmeye, gözyaşı dökmeye burası bu kadar işte varsa yoksa bir avuç toprak. Hem illa birini sevmek mi gerekiyordu ne münasebet kimseyi daha çok sevemem diye yineledi. Ben kimseler gibi alçak olamam kimseyi kıramam ama paramparça olurum dedi. gelip gidip kahvelerini sevemem mesela yorulurum ve sevgim yorar ...
En son yayınlar

KÜÇÜĞÜM

         Yoruldun mu küçük kız omuzlarında acılar görüyorum. çok yol yürümüşşsün ama bir yere varamamış gibisin. bir hayli bitkin görünüyorsun. kim incitti seni böyle oysa gülüşünde papatyalar açardı. can bulurdu bütün mevsimler. şimdi başka bir mevsim görüyorum alın çizgilerinde,bu biraz son bahar hüzününü andırıyor, rüzgarlar esiyor açık kahvelerinde. kimden korumaya çalışıyorsun kendini küçüğüm, yıkılmaz duvarlar örmüşsün etrafına. Oysa ben bilirim minicik bir kalbinin, hassas göz pınarlarının olduğunu. insan hayatının acımazlığından şikayet edip duruyor dilin. kendini bu yüzyıla ait bulmadığını bakışlarından anlaya biliyorum. Dalıp dalıp gidiyorsun uzaklara nedir seni böyle uzun uzun düşündüren? küçük kız, geçmişin izlerini geçirmeye çalışmışsında becerememiş gibisin. bu hayata dair pek bir hevesin yok. kuşlara hayransın sırf özgürler diye sende bir kuşsun ama bundan haberin yok. kanatlarını kırmışlar ve seni öylece orada yaralı bırakmışlar...

SEN VARSIN DİYE

Ben çok gözyaşı döktüm hayatım boyunca.. bazı geceler annemin kokusunu alamadığım için ağladım bazı geceler kabuslarla uyanıp ağladım bazı geceler hasta oldum ağladım bazı geceler korkup uyuyamadım yine ağladım. her ağladığımda uyku sardı kollarına beni. ben ağladım o bana kucak açtı. belki anne şefkati yoktu o uykuda belki babamın kocaman elleriyle varlığını sırf üzerimde hissedeyim diye ellerimden tutuşu yoktu, ama uyku öyle sıcak öyle güven verdi ki bana, başım ne zaman sıkışsa uykunun kollarına sarıldım. ne zaman başım derde girse yada mutsuz olsam hep uyudum. zamanla en iyi arkadaşım en iyi sığınağım oldu.   sonra bir gün sen çıkıp geldin hayatıma. oldum olası davetsiz misafirleri sevmezdim. birinin beni sevmesi benim için mutluluk ifade etmedi hiçbir zaman. birinin beni sevmesinden çok odak noktam beni ne zaman bırakıp gideceği oldu. ben her gün bu korkuyla yaşamak istemedim. Ama dedim ya davetsiz misafir diye çat kapı hani en vakitsizinden ben bilmem sevmek ...

VAR OLMAK YADA OLAMAMAK

    Size var olmaktan ve var olamamaktan bahsetmek isterim. iliklerinize kadar yaşamı hissedip nefes almayı kesmişsiniz gibi. Daralınca sokağa fırlayıp gökyüzüne bakmayı ihmal etmişsiniz gibi. çoğu zaman sorgularım bu biçimi olmayan ama görüntüsüne aşık olduğumuz hayatı. Çoğu zaman da bir anlam ifade etmez bizler için. Ama bizler yine de var olmayı hayatta kalmayı ölüme, ölümün soğukluğuna tercih ederiz. kim ister ki aslında zaten topraktan yaratılan insanoğlunun toprakla bütünleşip ucu bucağı olmayan soluksuz karanlıklarına gömülmek. Düşününce fikrin soğukluğu vücudumuzda ürpertiye sebep oluyor, öyle değil mi?. Hayretler içerisinde kalıp hayatı sorgulamaya bir amaç aramaya devam ediyoruz öyleyse.   Kuyuya düşen Yusuf gibi bizi buradan kurtaracak birilerini bekleyip rabbimize sığınıyoruz. madem bu kadar rezil bir dünya, bizler neden ölümden bu kadar çok korkuyoruz. ben söyleyeyim çünkü bu dünya her şeye rağmen yaşamaya değer, bütün dertlere sıkıntılara rağmen....

Kendi Masalımın Yazarıyım

       Bazı masallar mutlu sonla biter..        Bazı masallar mutsuz sonla..        Bazıları ise hiç bitmez..    Asırlar boyu varlığı dillerde dolanır. Birileri birilerinin kulağına mutlaka fısıldar masalını.  Ve diğerleri büyük bir iç çekiklikle dinler. kiminin yüreği burkulur, kiminin göz bebeği güler. Kiminin ise ilham perisi olur bir masal. Bazı masallar uyuturken bazı masallar bütün gece göz kıptırmaz insana. Hâl böyleyken bir yerde okuduğum bir cümle gelir aklıma. ''Herkes kendi masalının yazarıdır'' der; kitapta. Madem bizler birer yazarız. Ne yazarız, ne çizeriz nasıl doldururuz sayfalarımızı. Mutluluk mu ana karakterimiz olur hüzün mü? Bilmemiz gereken önemli bir husus daha var. Çocukken kulağımıza fısıldanan masallar bir varmış bir yokmuş ile başlar. Aslında çocukken farkına dahi varmadığımız bu masal başlangıcı ne kadar da doğru bir tespit öyle değil mi?  Birgün varız diğer gün yok. O ...

SAĞNAK YAĞIŞLAR

    Bazı geceler, birden bire bastıran sağnak yağışlarım var benim. Bazı geceler, ruhumda birden fazla çiçek açtıran baharlar. Bazı geceler, zihnime işlenen korkulu çıkmaz sokaklar.. Hangi geceye koysam kafamı düşümde sen. Gözlerin eşiğinde yanan sokak lambası, sözlerin uyanmak için direndiğim kâbuslarım. Hangi sabaha açsam gözlerimi yine o his kokan duvarlar ve ben ne zaman varolmak istesem şu hayat denen zindan yerde gözlerin tutsak eder beni kendine. Durup durup sorarım yine kendime, hangi gece seni bana kâbus yaptı da, hangi sabah seni bana dilendirdi. Oysa kalbim bir çocuğun neşesiyle dans ederdi olup olmadık zamanlarda. Sorup dururum kendime sen hangi yalansın da ben hangi yalanının gerçeğiyim. Ses km çıkmaz hiç bir ağızdan ama ben bilirim başıma ne gelirse şu had bilmez kalbim yüzündendir. 

GİDEN GERİ GELİR Mİ..

  Gitmesini istemediğimiz insanlar kendilerince ürettiği bahanelerle sizden gittikleri zaman geri gelmelerini beklemeyin. gittikleri an sert bir şekilde kapatın kapıyı arkalarından. hatta kilidi falan da değiştirin ki içeri bir daha istedikleri gibi dağıtarak yeniden size aynı acıları ve yıkımları yasatmasınlar. sakın iki noktada takılı kalmayın bir kere noktayı koyun ve giden hiç kimsenin arkasında tek bir göz yası dökmeyin. müsaade edin onlar sizin için üzülsünler bırakın sizi kaybetmek nasıl bir duyguymuş yasasınlar ama asla ve asla affetmeyin. çünkü affetmek demek tekrar tekrar aynı hataları yapmasına sizi tekrar üzmesine müsaade etmek demektir.       Hep söylerim yine s ö ylüyorum  gitmeyi kafasına koymuş kimseyi durduramazsınız. zaten durdurmaya da çalışmamalısınız. diyelim ki gitti geri geldiğinde asla ama asla kabul etmemelisiniz. canları istediklerinde gidecekler canları istediklerinde geri gelecekler. keyiflerine göre hareket edip sizin biran olsu...

Seni sen olmadan da sevebilirim

  Yağmurlu birgün dedim içimden..  Bana yağmurlu birgün gelsen, gelişinle titreyen parmaklarım can bulsa. Gözlerinde ısıtsam gözlerimi. Sonra belki bir çay koyar muhabbetimizi demletiriz geceye. Sen bunca zamandır nerde ne yaptığını anlatırsın bana. Konuşurken gözlerini kaçırırsın arada,  o vakit anlarım neyi nerde eksik söylediğini nerde yalan konuştuğunu. En fenası gece gözlüm heyecanla birşey anlatırsan bana ellerimi tutarsın işte o an titrer bütün vücudum, kalbimin ritmi değişir. Gözlerim gözlerinin son noktası olur. Başlangıç noktam varış hazzına ulaşır. Sen bana neden konuşmuyorsun, susuyorsun hep dediğinde; Seni dinlemek bu berbat hayatımın en bahtiyar duysusu derim.. Sen masum masum tebessüm edersin bilmezsin dudağının kenarındaki çukura bir ömrün sığacağını. Vakit vakiti aştığı zaman içimde bir sıkıntı baş kaldırır! Sen varken zamanın geçmesi demek! Benim için ölüme bir nefes daha yaklaşmak demektir.  O kadar mı? Seviyorsun diyeceksin.. O kadar s...

Sahi saat kaç? kaç yaşındayız?

   Her şey iyi olacak diye bir kaide yok, acıların da sevincinde gelme amacı gitmek içindir. Her şey bitmek için başlar hem hüznün başrolü, hem mutluluğun doruğuyuz. Sahi saat kaç? Kaç yaşındayız?   Saat 02:22 kalkıp bir çay koydum kendime. Arka fonda nazım dinlemek istedim. Biraz düşündürdü nazım dinlemek beni! Sahi bugün kaç yalancı dinledim ben diye sormadan edemedim kendime. Nazımı diğer yalancılardan ayırt eden nedir? Oda Aşk'ın varlığına inandırmaz mı insanı. Doruklarına kadar sevmek istemez misin gökyüzünü? Okuduğun her şiirde işte böyle seviyorum demez misin? Peki bu sahtekarlık değil de nedir? Kimse sevmez kimseyi kendinden daha fazla. Birini seviyorsan ya o seni mutlu ettiği içindir ya da beğenilerini karşıladığı için eğer mazoşist bir bireysen acıyı seviyorsundur en kötü ihtimalle. O yüzden siz siz olun nazımın şiirlerini sevin, başka bir anlam yüklemeyin cümlelerine. Her şey bitmek için başlar en sevdiğin bir şiiri açarsın ama oda bitmek için ...

KİMYA HATUNUN ŞEMS-İ TEBRİZLİYE MEKTUBU

Ey Nâr-ı Rîhim Ah şems... Sen varken de gözaltındaydı bu aşk, sen yokken de. Her göz nazar ederken sana, ceylan gözlerim yere düşüyordu, ya anlarlarsa diye. Bir kadının bir erkeğe uzaktan uzağa sevdalanması nedir bilir misin? Üstelik gözünün önündeyken, yüreğini gözaltılarından sakınırken.  Çekmek zorunda kalıyorum, çekilmez bilinmezliklerin her birini. Korkum; ne kendimden yana, ne senden. Korkum; aşkım halelliğine leke düşmesin diye. Hep öne düşüyor başım. Sızım var. Sızlayan seve bilir. Sızan. Ruhumda kan, gözlerimde şafak. Seven örselenir. Yıldızların altında üşür zaman. Yalnızı. Yalnızlığın ayazında içilir çaresizliğin ve söz anlaşılmazlığın zehri. Ne zaman yalnızlığımla bir yolculuğa çıksam, geri dönüşümde kendimle karşılaşıyorum.  Sen neredesin ben nerede!  Yakama yapışan aşk zehrini nasıl atsam bilmem ki?  Nasıl etsem de canımı yakan şu gömleği çıkarsam bedenimden.  Kenan ellerinde Yusuf'unu bekleyen yakup'un gözlerini açan bir gömlek yolla b...

Aşk..

Sokağa fırlayacaksın.. sokaklar dar gelecek.. Tıpkı vücudunun ruhuna dar geldiği gibi.. Ne denizin mavisi açaçak içini, ne de pırıl pırıl gökyüzü. Bir avuç suda boğulmak isteyeceksin. Bazı geceler onu sayıklayarak uyanacaksın.. Bazı geceler ansızın rüyana eşlik edecek ve hiç bitmesin isteyeceksin o rüya. Boğazında kocaman bir yumruyla uyanacaksın. Önüne gelen herkese ondan bahsetmek isteyip kimseye tek bir kelime etmeyeceksin. Birçok kişide onu arayıp kimsede onu bulamayacaksın. Deli gibi unutmak isteyip her fırsatta hatırlamak için elinden geleni yapıcaksın. Beraber yürüdüğünüz sokakları tek başına yürüyeceksin bu defa. Bu sana hiç mi hiç iyi gelmeyecek. Ama sen bile isteye kendi canını yakmak isteğeceksin. Birileri sürekli hayat devam ediyor diğecek sana.. önemli olan sağlık, demek ki hayırlısı buymuş diğecekler.. Bilmeyecekler senin hayırsızsa da olsun dediğini, bunun için Allah'a gözyaşı döktüğünü bilmeyecekler. Kafanı kaldırıp tek kelime   etmek istemeyeceksin...

Bizi Sevmek Kurtaracak

 Bizi sevgi kurtaracak, aniden gelen gelince bütün ruhunuzu ele geçiren sevgi kurtaracak. Bütün doğrularımız yanlış kabul edilecek, bütün bildiklerimizi unutturucak. Önce öldürüp sonra yeniden hayata kavuşturacak. Her adım da yeniden doğmuş gibi.. içtiğimiz çayın tadı daha bir güzel gelicek. Gökyüzü daha mavi özlem daha manidar olucak. Sabahları uyanınca daha güzel uyanıp geceleri uyurken daha mutlu olucağız. Dinleyin beni bizi sevda kurtarıcak. Okuduğumuz her kitapta o olucak önce, sonra izlediğimiz bütün filmler aşkla izlenilicek. Hayallerimiz artık tek kişilik değil onunla olucak. Bilmezdim diyeceğiz oysa yaşamın bu kadar güzel olduğunu, sevginin değerinin biçilmez olduğunu bilmezdim diyeceğiz. Uzun yolculuklar yapacağız nereye gittiğimizi bilmeden ne derler bilirsiniz yol yoldaşınla güzeldir. Bizi sevgi kurtarıcak bir iken birkaç kişi olucağız işte bu bütün koca kâinata yetecek. Çünkü sevgi güzelleştirir, sevgi açıtmaz, sevgi kül etmez, sevgi çoğaltır, sevgi büyütür...

Türk edebiyatının en iyi şairleri ve şiirleri

Tür k edebiyatının en iyi şairleri Yüreğinize  Dokunacak! Türk Edebiyatına Damga Vuran En İyi Şairlerin En İyi Şiirleri Akıllarımıza çivi gibi işlenen, sevdamıza, hasretimize yoldaş olan en güzel şiirler. 1.Nazım Hikmet Ran Nazım Hikmet Türk edebiyatının en ünlü şairlerinden birisidir. Şair bir dönem siyasi düşünceleri nedeni ile cezaevine girmiştir. "Bugün Pazar"  Şiiri 1938'de Ankara Merkez Komutanlı cezaevinde yazılmıştır. Bugün Pazar Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün  Bu kadar benden uzak Bu kadar mavi Bu kadar geniş olduğuna şaşarak Kımıldamadan durdum Sonra saygıyla toprağa oturdum Dayadım sırtımı duvara Bu anda ne düşmek dalgalara. Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım Toprak, güneş ve ben Bahtiyarım  2.Cemal Süreya İki şey: Aşk ve Şiir. Mutsuzlukla beslenir birinden biri ona dönüşür demişti bir şiirinde. Hayatı boyunca aşk ve şiirle beslendi Cemal Süreya. 8.10 Vapuru Sesinde ne var biliyor musun...

HAYALLERİNİZİN PEŞİNDEN KOŞMAYIN, UÇUN!

    Hayallerinizin peşinden koşmayın,  uçun dememin mutlaka bir nedeni vardır? Hayallerinizin peşinden gidecek cesaretiniz var mı? Öncelikle bu soruyu kendinize mutlaka sormanız gerekir.      Dünyanın en zengin yeri neresi biliyor musunuz? Amerika, Dubai, İngiltere, hayır bunlardan hiçbiri değil. Dünyanın en zengin yeri mezarlıklar. Neden biliyor musunuz? Çünkü orada icat edilmemiş fikirler, düşünülmüş ama gerçekleştirilmemiş işler, yazılmış ama söylenmemiş şarkılar, girişilmemiş işler. Peki neden onca fikir gerçekleşmedi? Neden onca şarkı yazıldı ama söylenilmedi? Çünkü korktular. Başkalarının sen yapamazsın demelerine kulak astılar. Peki soruyorum insanoğlu doğup, yaşayıp ölmek için mi geldi bu dünya'ya, bizim hayallerimiz, isteklerimiz, umutlarımız, olmak istediklerimiz yok mu?     İyi haber bu yazıyı okuyorsanız mezarda değilsiniz. En azından şuan için bu durum öyle. Peki sen neden hayallerinin peşinden koşmuyorsun? Neden yazd...

Hissizleşmek

 Sizde benim gibi gitmek ve kalmak arasında kaldınız mı? Hani gitsen canın yanıyor, kalsan heryer yangın yeri.   Ben buna birazda arafta kalmak diyorum kendi çapımda. Ne gidebiliyor insan ne olmak istediği yerde kalabiliyor. Hani ne yere sığabiliyorsun ne göğe sığabiliyorsun ya aynen öyle işte. Biri gelsin istiyorsun. Anlasın seni. Ama bak konuşmaya mecalim de yok şimdiden söyleyeyim, ben bütün kurulu cümlelerimi içime akıtıcam. Birlikte susucaz. Susarak anlıycaksın beni.   Ne hoş olurdu demi? Halbuki ben böyle şeyleri eski de kaldı olarak nitelendiriyorum. Şimdiler ne derler sahi? Biri gider biri gelir daha kötüsü, aman yavrum çivi çiviyi söker!   Oluyor mu sahi? Bende değil birinin gelmesi, giden kişiyi bile içimde severek çoğaltıyorum. Dostoyevski 'insancıklar' adlı kitabında çok tuhaftı ağlayamadım ama ruhum paramparça olmuştu demişti. Ağlıyamıyorum boğazımda kocaman bir yumru var. Ve aklımda şöyle basit bir cümle. İyi insanlar bu dünya...